S harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları, sayfa 2

S harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları, sayfa 2

S harfi ile başlayan isimlerin ilk sayfası

SEMAHAT: (Ar.) - Cömertlik, el açıklığı, iyilikseverlik. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEMAÎ: (Ar.) Er. 1. Semaya, göğe havaya ait. 2. Gökten düşmüş. Allah tarafından olan, ilahi. 3. - İşitme esasına dayalı olarak öğrenilen, (bkz. Semavi).

SEMÂN: (Fars.) Er. 1. Gökyüzü. 2. Güneş ayının 27. günü. 3. Bıldırcın.

SEMÂNE: (Fars.) Ka. - (bkz. Seman).

SEMANİYE: (Ar.) Ka. - Sekiz. (bkz. Seman).

SEMÂVÂT: (Ar.) Ka. - Gökler.

SEMAVİ: (Ar.) Er. - Semaya mensup, sema ile ilgili.

SEMÂZEN: (a.f.i.) Er. - Sema yapan, törenle dönen mevlevi.

SEMEN: (Fars.) Ka. - Yasemin.

SEMENBER: (Fars.) Ka. - Göğsü yasemin gibi beyaz olan.

SEMENBU: (Fars.) Ka. - Yasemin kokulu.

SEMENTEN: (Fars.) Ka. - Yasemin renkli.

SEMERAT: (Ar.) Ka. 1. Yemişler, meyveler. Faydalar, verimler. 2. Neticeler. 3. Devlete ait mülklerden alınan vergiler.

SEMERE: (Ar.) Er. - (bkz. Semerat).

SEMİ: (Ar.) Er. - İşiten, işitme kuvveti olan. Allah'ın isimlerinden, (bkz. Abdüssemi).

SEMİH: (Ar.) Er. - Eli açık, cömert.

SEMİHA: (Ar.) Ka. - (bkz. Semih).

SEMİN: (Ar.) Er. - Pahalı, kıymetli. Çok değerli.

SEMİNE: (Ar.) Ka. - (bkz. Semin).

SEMİR: (Ar.) Er. 1. Arkadaş. 2. Nitelikli. 3. Yamaç, dağ silsilesi.

SEMİRAMİS: (İbr.) Ka. - Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın 7 harikasından biri olan Babil'in asma bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.

SEMİRE: (Ar.) Ka. - (bkz. Semir).

SEMİULLAH: (Ar.) Er. - (bkz. Abdüssemi).

SEMRA: (Ar.) Ka. - Esmer.

SEMURE: (Ar.) Ka. - Çoğalan, zengin olan, meyve veren verimli. Ashabın kullandığı isimlerden.

SENA: (Ar.) 1. Övgü ile ilgili. 2. Şimşek parıltısı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SENABİL: (Ar.) Ka. - Başaklar.

SENAHAN: (a.f.i.) Öven, metheden. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SENAN: (Ar.) Ka. - Işıklı, parlak.

SENÂVER: (a.f.i.) Ka. - Öven, metheden.

SENAY: (Tür.) Ka. - Sen aysın, ay gibi güzelsin.

SENEM: (Ar.) - Put. İsim olarak kullanılmaz, (bkz. Sanem).

SENEVÂT: (Ar.) Ka. - Seneler, yıllar, sinin.

SENEVİ: (Ar.) Er. - Seneye mensup, sene ile ilgili, bir yıllık.

SENGÜL: (Tür.) Ka. - Sen gülsün, gül gibi güzelsin.

SENİH: (Ar.) Er. 1. Süs, bezek. 2. İnci.

SENİHA: (Ar.) Ka. - İnciler, süs, bezek.

SENİYE: (Ar.) Ka. - Yüksek, yüce, ali, bülend.

SEPİD: (Fars.) Er. - Beyaz, ak, beyza.

SEPİDE: (Fars.) Ka. - Tan vakti.

SERA: (Fars.) Ka. - Saray. Büyük konak. Köşk.

SERAB: (Fars.) Ka. - Çöllük arazide, ışık kırılması sonucu görülen aldatıcı gerçek olmayan hayal, ılgım, salgım. - Türk dili açısından "b/p" olarak kullanılır.

SERÂÇE: (Fars.) Ka. - Saraycık, küçük saray, konak.

SERALP: (Tür.) Er. - Baş yiğit.

SERAN: (Ar.) Ka. - Işıklı, parlak.

SERÂSER: (Fars.) Er. 1. Baştan başa, büsbütün. 2. Altın veya gümüş telle dokunmuş kıymetli bir çeşit kumaş.

SERAY: (Fars.) Ka. 1. Ay gibi güzellerin başı. 2. Büyük konak. Saray.

SERAYA: (Ar.) Er. - Düşman üzerine gönderilen küçük süvari müfrezeleri.

SERAZAT: (Fars.) Er. - Serbest, özgür. Rahat, dertsiz.

SERBÜLEND: (Fars.) Er. - Başta gelen, yüce üstün. - Türk müziğinde eski bir makam, zamanımızda örneği yoktur.

SERCAN: (Tür.) Er. - Sevgili, sevilen, başcan.

SERDAR: (Fars.) Er. - Başkumandan, başbuğ. Sefer zamanında padişah yerine ordunun başında sefere giden veziri azamlara verilen unvan, serdar-ı ekrem.

SERDENGEÇTİ: (Tür.) Er. - Fedai,akıncı, yiğit.

SERDİL: (Fars.) Ka. - Baş, gönül.

SERDİNÇ: (f.t.i.) Er. - Başı dinç, sakin, rahat, huzurlu.

SEREN: (Tür.) Er. 1. Uzun, kalın ve silindir şekilli çam kerestesi. Yelkenlilerde ana direğe dik şekilde tutturulan ve yelken germeye yarayan ağaç. Seren yapılan köknar kerestesi. 2. Orun, makam.

SERENGÜL: (Tür.) Ka. - (bkz. Serendil). - Baş gül. Güllerin birincisi.

SERGEN: (Tür.) Er. 1. Laf. 2. Vitrin. 3. Tepelerdeki düzlük yer. 4. Yorgun, perişan.

SERHAD: (f.a.i.) Er. - Hudut, sınır, sınırbaşı; iki devlet arasındaki sınır boyu. - Türk dil kuralına göre "d/t" getirilerek de kullanılır.

SERHAN: (Ar.) Er. 1. Kurt, canavar. 2. Baş okuyucu, şarkıcı başı.

SERHENK: (Fars.) Er. 1. Çavuş. 2. Türk müziğinde çok eski birleşik makam.

SERHUN: (Fars.) Er. - Asil kan, soylu kan.

SERİ: (Ar.) Er. - Çabuk, hızlı.

SERİM: (Tür.). 1. Serme işi. 2. Sabırlı. 3. Genellikle öykülerde başlangıç bölümüne verilen ad. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SERİMER: (Tür.) Er. - Sabırlı kimse.

ŞERİR: (Ar.) Er. Taht. Yatacak yer.

SERİYE: (Ar.) Ka. - Hz. Peygamber (s.a.s)'in bulunmadığı küçük askeri birliklere verilen ad.

SERKAN: (f.t.i.) Er. - Soylu kan, başkan.

SERKIZ: (f.t.i.) Ka. - Baş kız, kızların, güzellerin başı.

SERKUT: (Fars.) Er. - Mutlu, talihli, kutlu insan.

SERMA: (Fars.) Ka. - Soğuk kış.

SERMED: (Ar.) Er. - Ebedilik, ebediyet, sonsuzluk. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.

SERMELEK: (Fars.) Ka. - Meleklerin başı, melek kadar güzel ve iyi.

SERMİN: (Tür.) Ka. - Nermin, Şermin gibi adlara benzetilerek yapılmıştır.

SERNAZ: (Fars.) Ka. - Çok nazlı.

SERNEVAZ: (Fars.) Ka. - Baş okşayan, sevecen.

SERNUR: (Fars.) Ka. - Baş ışık. İlk ışık.

SEROL: (f.t.i.) Er. - Önder ol, baş ol.

SERPİL: (Tür.) Ka. - İyi geliş, büyü, güzelleş.

SERPİN: (Tür.) Ka. - Yağmur.

SERRA: (Ar.) Ka. - Genişlik, kolaylık.

SERRAÇ: (Fars.) Ka. 1. Çok sevilen, sayılan kimse, baştacı. 2. (Ar.) Saraç.

SERTAÇ: (Fars.) Er. - Baştacı, çok sevilen, sayılan.

SERTAP: (Tür.) Er. - İnatçı, direngen.

SERTEL: (Tür.) Er. - Sert, katı, acımasız el.

SERTER: (Tür.) Er. - Katı, sırt, acımasız.

SERTUĞ: (Tür.) Er. - Baş tuğ.

SERVA: (Fars.) Ka. - Söz, masal.

SERVER: (Fars.) Er. - Baş, başkan, reis, ulu.

SERVET: (Ar.) - Zenginlik, varlık. Zenginliği meydana getiren mal, mülk, para. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SERVİ: (Fars.) - Koyu yeşil yapraklı, ince uzun bir ağaç türü. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SERVİNAZ: (Fars.) Ka. 1. Dallan yana sarkan servi. 2. Uzun boylu sevgili.

SETTAR: (Ar.) Er. - Örten. Günahları örten, Allah. - Allah'ın isimlerinden "abd" takısı alarak kullanılır. Abdüssettar.

SEVA: (Ar.) Er. - Denklik, beraberlik, beraber olma.

SEVAD: (Ar.) Er. - Esmerlik, kara renkli adam. - Sahabe isimlerindendir.

SEVAL: (Tür.) Ka. - Severek al, hep sev.

SEVAN: (Tür.) - Severek al, hatırla. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEVAY: (Tür.) Ka. - Sevimli ay.

SEVBAN: (Ar.) Ka. - Giyinen, kuşanan. Hz. Peygamber'in azatlısının adı.

SEVCAN: (Tür.) - Sevgili insan, sevimli Erkek ve kadın adı olarak kul­lanılır.

SEVDA: (Ar.) Ka. 1. Bir şeye karşı hissedilen şiddetli arzu. 2. Şiddetli sevgi, aşk. 3. Aşırı istek, heves. 4. Kara sevda, mali hülya, melankoli. 5. Hüzün. İptila.

SEVDEKAR: (a.f.i.) Ka. - Sevdalı.

ŞEVDE: (Ar.) Ka. - Siyah, esmer, esmer güzeli. Mü'minlerin annelerinden birisi Hz. Sevde.

SEVEN: (Tür.) - Sevgi duyan, sevgi dolu kimse. Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEVENAY: (Tür.) Ka. - (bkz. Sevay).

SEVENCAN: (Tür.) Ka. - (bkz. Sevcan).

SEVENER: (Tür.) Er. - Sevgi duyan, sevgi dolu kimse.

SEVENGÜL: (Tür.) Ka. - Sevimli gül, sevgiyi hatırlatan gül.

SEVENGÜN: (Tür.) Ka. - (bkz. Sevgün).

SEVGEN: (Tür.) Er. - Sevmiş, seven.

SEVGİ: (Tür.) Ka. - Sevme hissi, aşk muhabbet.

SEVGİNAZ: (Tür.) Ka. - Çok nazlı, sevgili.

SEVGÜR: (Tür.) - Çok seven. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEVİK: (Tür.) Er. 1. Dost, arkadaş. 2. Unutkan, saf kimse. 3. Sevgili, sevilen.

SEVİL: (Tür.) Ka. - Her zaman sevilen, beğenilen biri olma temennisi.

SEVİLAY: (Tür.) Ka. - Ay gibi her zaman sevil.

SEVİM: (Tür.) Ka. 1. Sevme, muhabbet. 2. Başkalarının sevmesine sebeb olan vasıf, cazibe.

SEVİNÇ: (Tür.) Ka. - Bir halden hoşnut olmanın doğurduğu heyecan.

SEVKAN: (Tür.) - Sevgili, asil kan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEVNAZ: (Tür.) Ka. - Çok nazlı sevgili.

SEVNUR: (Tür.) Ka. - Sevgi nuru, ışığı, aygınlığı.

SEVTAP: (Tür.) Ka. - Tapılacak kadar sevgi duyulan.

SEVÜKTEKİN: (Tür.) Er. - Çok sevilen, tek tutulan.

SEYEHÂT: (Ar.) Er. 1. Seyahat, gezi. 2. Gölgenin güneşle beraber dönmesi.

SEYFEDDİN: (Ar.) Er. - Dini koruyan, dinin kılıcı. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

SEYFİ: (Ar.) Er. 1. Kılıçla ilgili kılıç şeklinde. 2. Askerlikle ilgili. Askeri.

SEYFİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Seyfı).

SEYFULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın kılıcı. - Ali (r.a.)'nin ve Hz. Halid b. Velid'in lakabı.

SEYHAN: (Ar.) 1. Ürdün'ün ötesinde Hz. Musa'nın mezarının bulunduğu şehir. 2. Adana ovasını yararak İskenderun körfezine dökülen nehir. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEYHUN: (Tür.) Er. - (bkz. Seyhan).

SEYİDHAN: (Ar.) Er. - Hanların başı, önderi.

SEYLÂB: (Fars.) Er. - Sel, sel suyu. -Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.

SEYLAN: (Ar.) - Akma, akış. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEYRAN: (Ar.) - Gezme, bakıp seyretme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEYYÂL: (Ar.) Ka. - Akan, akıcı, akışkan.

SEYYARE: (Ar.) Ka. - Güneşin çevresinde belli bir eğri çizerek dolaşan yıldız, gezegen.

SEYYİD: (Ar.) Er. 1. Bir topluluğun ileri gelen kişisi, lider. 2. Hz. Peygamber'in soyundan olan kimse. -Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

SEYYİDE: (Ar.) Ka. - (bkz. Seyyid). - Muhterem (kadın).

SEZA: (Fars.) Er. - Münasip, uygun, yaraşır.

SEZAİ: (Fars.) Er. - Uygun yaraşan, münasip.

SEZAL: (Tür.) Er. - Sezgili.

SEZAN: (Tür.) Ka. - Sezgili.

SEZAVAN: (Fars.) Er. - Münasip uygun, yaraşır.

SEZAY: (Tür.) Ka. - (bkz. Sezan).

SEZCAN: (Tür.) - (bkz. Sezal). - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZEK: (Tür.) - Çabuk sezen, duyarlı, hassas. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZEN: (Tür.) - Duyan, hisseden, anlayan, sezgili. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZER: (Tür.) - Duyar, hisseder, anlar. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZGEN: (Tür.) - Sezen, hisseden, duyan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZGİ: (Tür.) 1. Sezme kabiliyeti, seziş. 2. Deneme ve akıl yürütme sonucu olmayıp doğrudan bilme, anlama ve kavrama, tahaddüs. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZGİN: (Tür.) - Sezme yeteneği olan, duygulu anlayışlı. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZGİNAY: (Tür.) - (bkz. Sezgin). -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SEZİN: (Tür.) Ka. - (bkz. Sezgin).

SEZMEN: (Tür.) Er. - Sezen, anlayan kimse.

SIBGATULLAH: (Ar.) Er. - Yaratıcı gücü, kuvveti olan Allah'ın kulu.

SIDAL: (Tür.) Er. 1. Güç, kuvvet, dayanıklılık. 2. Olgunlaşmaya, erginleşmeye başlayan. 3. Öfkeli, sinirli.

SIDAM: (Tür.) Er. - Sade, yalın, düz, süssüz.

SIDAR: (Tür.) Er. - Dayanıklı.

SIDDIK: (Ar.) Er. 1. Çok doğru olan, hiç yalan söylemeyen. Hakikati kabul eden ve onaylayan kişi. 2. Kur'an'da peygamberleri vasfetmek, iman edenlerin sıfatı ve şehitlikten önde gelen makam kastedilerek zikredilmiştir. Ebu Bekir Sıddık: Hz. Ebu Bekir'in lakabı.

SIDIKA: (Ar.) Ka. - Çok doğru, yalan söylemeyen. Hz. Aişe ve Hz. Meryem'in lakabı.

SIDK: (Ar.) Er. 1. Doğruluk, gerçeklik. 2. Temiz kalplilik, halisiyet. 3. Sadakat.

SIDKI: (Ar.) Er. - İç, yürek temizli-ğiyle, doğrulukla ilgili. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.

SIDKİYE: (Ar.) Ka. - İç yürek temizliğiyle doğrulukla ilgili, (bkz. Sıdıka).

SILA: (Ar.). - Doğup büyüdüğü yere gidip ayrı kaldığı yakınlarına kavuşma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SINGIN: (Tür.) Er. 1. Kırık, dökük. 2. Dağınık. 3. Sıkıntılı, kederli. 4. Çekingen, gözü korkmuş.

SIRALP: (Tür.) Er. - Sır saklayan yiğit-

SIRAT: (Ar.) Er. - Yol, tarik.

SIRATULLAH: (Ar.) Er. - Dosdoğru yol. Allah'ın yolu.

SIRMA: (Tür.) Ka. 1. Altın yaldızlı veya yaldızsız ince gümüş tel. 2. Rütbe gösteren sarı şerit. Sırmadan yapılmış.

SIRRI: (Ar.) Er. 1. Sırla ilgili, sırra ait. 2. Mistik.

SIRRİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Sırrı).

SIYANET: (Ar.) Ka. - Koruma, korunma.

SİYAMI: (Ar.) Er. - Oruç tutan, oruçlu, kötülükten kaçınan.

SİBEL: (Tür.) Ka. 1. Buğday başağı. 2. Henüz yere düşmemiş yağmur damlası. 3. Eski Türklerdeki bir tanrıça.

SİDRE: (Ar.) Ka. - Arabistan kirazı.

SİKA: (Ar.) Er. - Güven, emniyet. İnanılır, güvenilir kimse.

SİKAYE: (Ar.) Ka. - Su içecek kab. İçilecek suyun toplanması için yapılan yer.

ŞİKAYET: (Ar.) Ka. 1. Birine içecek su verme vazifesi. 2. Ka'be sakalığı, Mekke'de hacılara zemzem dağıtma işi.

SİMA: (Fars.) Ka. 1. Yüz, çehre, beniz. 2. Kimse, insan, tip.

SİMAVİ: (Fars.) Er. - Yüz, çehre, benizle ilgili.

SİMAY: (Tür.) Ka. - Gümüşten ay, gümüş gibi parlak ay.

SİMBER: (Fars.) Ka. - Göğsü gümüş gibi olan.

SİMGE: (Tür.) Ka. - İşaret, sembol.

SİMİN: (Fars.) Ka. - Gümüşten, gümüş gibi, gümüşe benzeyen parlak ışıltı.

SİMRUY: (Fars.) Ka. - Gümüş yüzlü, gümüş gibi parlak, ışıltılı yüzü olan.

SİMTEN: (Fars.) Ka. - Teni gümüş gibi güzel, parlak olan.

SİMURG: (Fars.) Er. - Anka kuşu, masal kuşu.

SİNA: (Ar.) Er. 1. Arap yarımadasının Mısır ile birleştiği yerde bir üçgen oluşturan yanmada. 2. Bu yarımadada bulunan dağ. 3. Hz. Musa'ya Allah'tan levhaların (sözlerin) geldiği dağ.

SİNAN: (Ar.) Er. - Mızrak, süngü vb. silahların sivri ucu.

SİNCAN: (Tür.) Ka. - Gülgillerden, Doğu Anadolu bölgesinde yetişen, kırmızı ya da kan kırmızısı renkte çiçekleri olan çok yıllık ıtırlı bir bitki.

SİNE: (Fars.) Ka. 1. Göğüs. 2. Gönül, yürek. İç derinlik.

SİNEM: (f.t.i.) Ka. - Gönlüm, yüreğim, çok sevdiğim.

SİPAHİ: (Fars.) Er. - Osmanlı İmpa-ratorluğu'nda tımar sahibi bir sınıf atlı asker.

SİPAR: (Fars.) Ka. 1. Feda eden, veren. 2. Suya kanmış. 3. Taze, körpe.

SİPÂS: (Fars.). - Şükretme, dua etme. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SİRAC: (Fars.) Er. 1. Işık meşale, kandil, çerağ. 2. Nur saçan anlamında Rasulullah için kullanılmıştır.

SİRACEDDİN: (Ar.) Er. – Dinin kandili, dinin verdiği aydınlık, ışık, ışıklandıran, aydınlatan. - Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

ŞİRAN: (Ar.) Er. - Kaleler, hisarlar.

SİREN: (Tür.) Ka. - Mitolojide geçen, denizde kayalar üzerinde gemicilere şarkılar söyleyen, belden aşağısı balık biçiminde kadın, deniz kızı.

SİRET: (Ar.) Er. Bir kimsenin manevi durumu, hal ve hareketleri, tabiatı ahlak ve karakteri. Hal ve gidiş. Hal tercümesi. - Hz. Muhammed'in hal tercümesi.

SİRFİRAZ: (Fars.) Ka. - Başını yukarı kaldıran yükselten, benzerlerinden üstün olan. Aslı Serfıraz'dır.

SİTÂRE: (Fars.) Ka. - Yıldız.

SİTAREGÂN: (Fars.) Ka. - Yıldızlar.

SİVA: (Ar.) Ka. - Başka, gayrı özge.

SİYADET: (Ar.) Ka. 1. Efendilik, beylik, seyyidlik, sahiplik. 2. Hz. Hasan vasıtasıyla Hz. Peygamber soyundan olma. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SİYASET: (Ar.) 1. Seyislik, at idare etme, at işleriyle uğraşma. 2. Memleket idaresi. 3. Ceza, idam cezası. 4. Politika. Diplomatlık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SOHBET: (Ar.) Ka. - Görüşüp, konuşma, arkadaşlık.

SOLAY: (Tür.) - Ay ışığının azalması, solması. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SOLMAZ: (Tür.) Ka.- Her zaman taze, körpe ve genç.

SOMAY: (Tür.) - Ay gibi kusursuz, eksiksiz güzel. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SOMEL: (Tür.) Er. - Doğru, katışıksız, güçlü el.

SOMER: (Tür.) Er. - Doğru, katışıksız güçlü kimse.

SONALP: (Tür.) Er. - Sonuncu, son doğan yiğit, erkek çocuk.

SONAT: (Tür.) Er. - Bir ya da iki çalgı için yazılmış, üç ya da dört bölümden oluşan müzik yapıtı.

SONAY: (Tür.) - Ay'ın son günleri. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SONER: (Tür.) Er. - (bkz. Sonalp).

SONGUR: (Tür.) Er. 1. Şahin. 2. Ağır, hantal.

SONGURHAN: (Tür.) Er. - (bkz.Songur).

SONGÜL: (Tür.) Ka. - Sonbahar'ın sonlan, kış başlangıcında uçan gül.

SONGÜN: (Tür.) Er. - Sonuncu, son olan. Eğilim, yetenek.

SONNUR: (Tür.) - (bkz. Sonay).

SONTAÇ: (Tür.) Ka. - Eşsiz taç.

SONVER: (Tür.) Ka. - Son olması istenen çocuklara verilen isimlerden.

SORGUN: (Tür.) Er. 1. Bir tür söğüt ağacı. 2. Sıtkı, sert. 3. Çok uzun ve güzel saç.

SOYHAN: (Tür.) Ka. - Han soyundan gelen.

SOYKAN: (Tür.) Ka. - Asil, soylu.

SOYSAL: (Tür.) Er. - Uygar, medeni.

SOYSALDI: (Tür.) Er. - Soyu genişledi, tanındı.

SOYSALTÜRK: (Tür.) Er. – Uygar Türk.

SOYSAN: (Tür.) Er. - Tanınmış soy.

SOYSELÇUK: (Tür.) Er. - Selçuklu soyundan.

SOYTEKİN: (Tür.) Er. - Cesur, yiğit. - (bkz. Tekin).

SOYUER: (Tür.) Er. - Yiğit soydan gelen.

SOYURGAL: (Tür.) Er. - İhsan, bağış, hediye, armağan.

SÖKMEN: (Tür.) Er. - Yiğitlere verilen san. Selçuklulara bağlı Hasankeyf Artuklu Beyliğinin kurucusunun adı.

SÖKMENER: (Tür.) Er. - Yiğit kimse.

SÖKMENSU: (Tür.) Er. - Yiğit asker, yiğit subay.

SÖNMEZ: (Tür.) - Parlaklığım, ışığını hiç yitirmeyen, her zaman canlı. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SÖNMEZALP: (Tür.) Er. - (bkz. Sönmez alp).

SÖNMEZAY: (Tür.) Ka. - Işığı hiç sönmeyen ay.

SÖZEN: (Tür.) Er. - Söylev veren, güzel konuşan hatib.

SÖZER: (Tür.) Er. - Sözünde duran.

SÖZMEN: (Tür.) - Güzel, etkili konuşan kimse.

SUAD: (Ar.) Ka. - Mutlulukla, saadetle ilgili, mutlu. Sa'd isminin müennesidir.

SUAVİ: (Ar.) Er. - Herkesin işine koşan, yardım eden.

SUAY: (Tür.) - Suya düşen ay. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SUBAHİ: (Ar.) Er. - (bkz. Subhi).

SUBHİ: (Ar.) Er. - Sabah vakti, şafak ile ilgili. - Türk dil kuralına göre "b/p" olarak kullanılır.

SUBHİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Subhi).

SUBUTAY: (Tür.) Er. - Cengiz Han'ın ünlü Moğol generalinin adı.

SUCA: (Tür.) Er. - Uzun düzgün boy.

SUDAN: (Tür.) Ka. - Su gibi güzel, parlak.

SUDEKA: (Ar.) Er. - Doğru, hakiki dostlar.

SUDİ: (Ar.) Er. - Yararlı, faydalı, kazançlı.

SUDİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Sudi).

SUDUR: (Ar.) Er. 1. Göğüsler. 2. Sadrazamlar. 3. Kazasker. 4. Sadır olma, meydana gelme.

SUFİ: (Ar.) Er. - Tasavvuf erbabı, mutasavvıf.

SUĞRÂ: (Ar.) Ka. - Daha, pek, en küçük.

SUHAN: (Tür.) Er. - Suyun hakimi, su kaynaklarının yönetimini elinde bulunduran.

SUHANSERÂ: (Fars.) Ka. - Ahenkli söz söyleyen.

SUHEYB: (Ar.) Er. - Arkadaş, dost. Rasulullah'ın azatlısının adı.

SUKA: (Ar.) Er. - Çarşı adamı, esnaf.

SÜKUTİ: (Ar.) Er. - Susmayı seven, az konuşan.

SULBİ: (Ar.) Er. - Birinin sulbünden gelme, kendi evladı, oğlu.

SULBİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Sulbi).

SULEHÂ: (Ar.) Ka. - Salih, iyi, yarar, selahiyet, günah işlemeyen.

SULHİ: (Ar.) Er. - Barışa özgü, barışla ilgili, barışçı.

SULHİYE: (Ar.) Ka. - (bkz. Sulhi).

SULTAN: (Ar.) Ka. - Padişah, hükümdar.

SUNA: (Tür.) Ka. - Erkek ördek. Görünüşündeki zerafet sebebiyle bayan ismi olarak kullanılmıştır.

SUNAR: (Tür.) Ka. - Saygılı bir biçimde verir, takdim eder.

SUNAY: (Tür.) - Ay'ı sun, getir. Sun ve ay kelimelerinden birleşik isim. -Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SUNER: (Tür.) Er. - Sunucu, sunan.

SUNGU: (Tür.) - Armağan, bağış, ihsan. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SUNGUN: (Tür.) Er. 1. Yetenek. 2. Bağış, ihsan.

SUNGUR: (Tür.) Er. 1. Sakin, soğukkanlı (kimse). 2. Akdoğan.

SUNGURALP: (Tür.) Er. - Soğukkanlı ve doğankuşu gibi güçlü, yiğit.

SUNGURBAY: (Tür.) Er. - (bkz. Sunguralp).

SUNGURTEKİN: (Tür.) Er. - (bkz. Sunguralp).

SUNUHİ: (Ar.) Er. - Hatırlayan, gönül alan, kolay anlayan.

SUNULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın yarattığı.

SUUD: (Ar.) Er. 1. Kutsal sayılan yıldızlar. 2. Yukarı çıkma, yükselme. -Türk dil kuralına göre "d/t" olarak kullanılır.

SUUDİ: (Ar.) Er. - (bkz. Suud).

SUYURGAL: (Tür.) Er. - İhsan, bağış, hükümdarca bağışlanan dirlik.

SUYURGAMIŞ: (Tür.) Er. Lütufta, ihsanda bulunan, bağış yapan kimse. Acıyan, merhamet eden.

SUYURGAN: (Tür.) Er. - (bkz. Suyurgamış).

SUZAN: (Fars.) Ka. - Yakan, yakıcı. Yanan, yanıcı.

SÜZEN: (Fars.) Er. - Topluca yapılan av.

SUZİ: (Fars.) Er. 1. Yanma, tutuşma ile ilgili. 2. (Mecazen): Ateşli kimse.

SUZİDİL: (Fars.) Ka. 1. Türk musikisinin şed makamlarından biri. 2. Gönül ateşi, gönül sıcaklığı.

SUZNÂK: (Fars.) Ka. 1. Yakan, yakıcı. Dokunaklı. 2. Türk müziğinde basit bir makam.

SÛZÜLAY: (Tür.) Ka. - Gökte süzülen ay.

SUALP: (Tür.) Er. - Güçlü, yiğit asker.

SÜEDA: (Ar.) Ka. - Kutlu, uğurlu insanlar.

SÜEL: (Tür.) Er. - Asker eli.

SÜER: (Tür.) Er. - Yiğit asker.

SÜERDEM: (Tür.) Er. - Erdemli asker.

SUERGİN: (Tür.) Er. - Olgun asker.

SÜERKAN: (Tür.) Er. - Soylu kandan gelen asker.

SÜERSAN: (Tür.) Er. - Yiğitliğiyle ünlü asker.

SÜFYAN: (Ar.) Er. - Ashab-ı kiramın meşhurlarından bazılarının ismi. Süfyan-ı Sevri: Kelamcı, muhaddis, alim.

SÜHA: (Ar.) Er. - Büyükayı takım yıldızının en küçük yıldızı.

SÜHAN: (Fars.) Er. - Söz, lakırdı. Şiir.

SÜHANDAN: (Fars.) Ka. - Söz sahibi, güzel söz söyleyen.

SÜHEYL: (Ar.) Er. - Sema'nın güney yarımküresinde bulunan sefineyi Nuh burcundaki parlak ve büyük yıldızın adı.

SÜHEYLA: (Ar.) Ka. - Yumuşak, iyi huylu kadın.

SUHULET: (Ar.) Er. 1. Kolaylık. Yumuşaklık. Mülayemet. 2. Uygunluk. Elverişlilik.

SÜHUNET: (Ar.) - Sıcaklık. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SÜKAR: (Tür.) Er. - Asker soyundan gelen, yiğit yürekli asker.

SÜKEYNE: (Ar.) Sessiz, sakin, ağırbaşlı, onurlu. Hz. Hüseyin (r.a.)'in kızının adıdır.

SÜLASİ: (Ar.) Er. - Üçlü, üç şeyden meydana gelen.

SÜLEYMAN: (Ar.) Er. 1. İbranice "huzur, sükun". 2. Kur'an-ı Kerim'de ismi geçen peygamberden biri. Ulu'l-Azm peygamberlerdendir.

SÜLÜNAY: (Tür.) Ka. - Ay gibi güzel, uzun boylu, endamlı.

SÜLÜNBİKE: (Tür.) Ka. - Sülün gibi boylu endamlı kadın.

SÜLVAN: (Ar.) Er. - Yüreğe ferahlık veren ruh, iç açıcı ilaç.

SÜLVANE: (Ar.) Ka. - (bkz. Sülvan).

SÜMBÜL: (Fars.) Ka. l. Zambakgillerden, salkım çiçekli, keskin kokulu, soğanlı otsu bitki. 2. Güzellerin saçı.

SÜMBÜLVEŞ: (Fars.) Ka. - Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.

SÜMER: (Tür.) - Eski tarihlerde aşağı Mezopotamya'da yaşamış olan bir kavim. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SÜMEYRE: (Ar.) Ka. 1. Meyve çağlası. 2. Kıvrılmış yaprak.

SÜMEYYE: (Ar.) Ka. - İslam'ın ilk şehidi. Ammar b. Yasir'in annesi ve ilk müslüman olan hanım sahabelerden.

SÜMRE: (Ar.) Er. - Esmerlik, karayağızlık.

SÜMRET: (Ar.) Ka. - (bkz. Sümre).

SÜNDÜS: (Ar.) Ka. - Eskiden altın veya gümüş tellerle nakışlı olarak dokunan bir çeşit ipekli kumaş. Kur'an'da cennet elbisesi anlamında Kehf: 31, Duhan: 53, İnsan suresi 21. ayetlerde mezkurdur.

SÜNNET: (Ar.) Er. 1. İyi ahlak, iyi tabiat. 2. Hz. Muhammed'in sözleri, işleri ve tasvipleri.

SÜNNETULLAH: (Ar.) Er. - Allah'ın koyduğu nizam.

SÜPHAN: (Tür.) Er. - Doğu Anadolu'da Van gölünün kuzey kıyısındaki sönmüş volkan.

SÜREHA: (Ar.) Er. - Saf ırklar.

SÜREYYA: (Ar.) - Ülker yıldızı, pervin. - Erkek ve kadın adı olarak kullanılır.

SÜRRE: (Ar.) Er. 1. Para kesesi. 2. Hediye. 3. Osmanlı devletinde halifelik makamınca Mekke ve Medine fakirleri ile alimlerine gönderilen para.

SÜRSOY: (Tür.) Er. - Soyun sürsün, soyun genişlesin.

SÜRÜR: (Ar.) Er. - Sevinç.

SÜRURİ: (Ar.) Er. Sevinçle, neşeyle ilgili. - VIII. yy.'ın ünlü Osmanlı şairi.

SÜSEN: (Tür.) Ka. - Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu bir süs bitkisi. Zambak.

SÜVARİ: (Fars.) Er. 1. Atlı. Atlı asker. 2. Gemi kaptanı.

SÜVEYDA: (Ar.) Ka. 1. Kalbin ortasında var kabul edilen siyah nokta. 2. Tohumun ortasında bulunan tanecik. 3. Kalpteki gizli günah. - İsim olarak kullanılması uygun değildir.


10 yıl önce eklendi

Nadir bulunan erkek ve kız isimleri En çok tercih edilen kız bebek isimleri A harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları B harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları, sayfa 2 Ç harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları E harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları G harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları I harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları J harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları L harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları N harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları Ö harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları R harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları S harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları, sayfa 2 T harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları Ü harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları Y harfi ile başlayan en güzel isimler ve isimlerin anlamları
1
2